vakitsiz ayrılıklar..
Ben yine küçüktüm ve henüz tanıyamamıştım dünyayı. Öyle ya şimdi ki kocamışlığım kadar korkularla dolu değildi gözlerim! Küçeleri vardı köşe-bucak memleketimizin, kaybolmaktan korktuğum esrarengiz labirentleri anımsatırdı. Etrafı babalarımızın bile boyunu aşan surlarla kaplıydı. İşte tâ o vakitlerdi anlamıştım, çıkışı yoktu bu şehrin.. Bilinmez muhafızların başında dikildiği koca ve ağır zırhlı kapıları vardı, onlarda ardına kadar kapanmıştı.. Sevdalar sadece bu zamana yabancı kalmıştı.. Destansı savaşlar verilmişti uğruna aşkın, ardında talan olmuş bir şehir kalmıştı. Onarılması güç izleri vardı kandan yaşlarla sulanmış toprakların. Ayrılığa esir bir hikaye daha kazınmıştı öksüz kitabelerine, tarihler yazan merhametsiz aşkın. İşte sevdalar asırlardır böylece uğruna ölünecek kadar asil kalmıştı..